Öğretmeni(m) Unutma!

24 Kasım’da Öğretmenler Günümüzü kutluyoruz…

Kendisine ve mesleğine takdirle yaklaşanlara duyduğu minnet ile görevini heyecan içinde yürüten öğretmenlerimizin, aynı titizliği ve duruşu göstermekten aciz çevrelerin baskısı da sürmektedir. Bu yaşananlar karşısında acizleşen öğretmenler değil; kendisini boy aynasında gören ve bu mesleğe çok uzak olan acizlerdir. Öğretmenlik, para kazanmak için yapılan bir işin ötesinde dünya ve ahirette ecrine ulaşılacak, “Peygamber mesleği” diye ifade edilen şerefli ve övgüye layık bir meslektir.

Öğretmenlerin hakkı, ana baba hakkı gibi, “yetiştirdikleri insanlar ister bey, paşa olsun isterse cumhurbaşkanı olsun” ahirete kadar giden ve hiçbir öğrencinin helalleşme gereği duymadan, bir karşılığı olduğunu dahi düşünmediği, Allah indinde makbul olan haktır… Öğretmenler, bugün ülkemizde göremediği saygıyı, verdiği hizmetin yüceliği ile Peygamber huzurunda mutlaka görecektir…
Öğretmenler Günü…

Öğrenciler, öğretmenlerini mutlu edecek bir kompozisyon yazacaklar, öğretmenliği ve öğretmenlerini mutlu edecek şiirler okuyacaklar. Bu güzelliklerin yanında, yine ikiyüzlülükler yaşanacak ve öğretmenlerin kıymetini görmekten mahrum olanlar konuşacaklar…

Yine beklentilerine cevap vermeyenlerin süslü mesajlarıyla avutulmaya çalışılacak öğretmen, kendisine “üç ay tatil yapıyor, yan gelip yatıyorlar” diyenleri unutmayacak elbette. Öğretmen, eşit işe eşit ücret uygulamasında göz ardı edildiğini hep hatırlatacak, kendisine yüksek maaş verildiği yalanını gerine gerine söyleyenlere… Yine öğretmenlerine, kendi çalışanına sahip çıkmaktan ar edenlerin, kime ve hangi bakanlığın personeline sahip çıktıklarını(!) sorgulayacak öğretmen…
“Öğretmenleri susmuş olan bir milletin geleceğini kim konuşturacak, kim öz güven duygusu ile kendisini ifade edecek, acizlik göstermeyecek yeni nesilleri yetiştirecek?” Sorusuna cevap aranmak zorundadır. Bu memlekette, gelecek nesillere örnek olacak anlayış; eğer bugün öğretmeni ezmek için fırsat kolladığını icraatlarıyla gösterenler ise vay halimize…
Öğretmenine sahip çıkmakta yandan çarklı tavır gösterenler, mutlaka cehaletten nemalananlardır. Toplumun ve yeni nesillerin aydınlanmasından korkan zalimlerdir. Öğretmeni görmezden gelenler, bu ülkenin geleceğini hiçe sayan ve başka milletlerin bize karşı kurdukları oyuna göz yumanlardır. Bu milletin fidanlarının iyi yetişmesi ve gelecekte ihtişam dolu, gururlu bir çınar gibi dimdik olmalarını ve tüm ülke sathına yayılmalarını, siyaseten sakıncalı görenler; bu ülkenin sahipsiz ve geleceğinin karanlık olmasından endişe duymayanlar, hatta bundan beslenenlerdir…

Ben Öğretmenim…
Bu memleketin çocuklarına vatanı öğrettim yıllar boyunca… “Sevin ve koruyun” diye öğütledim. Zaman gelecek, vatanın bölünmesinin bile sindirilebildiği bir dönemin yaşanacağını, düşünmek bile istemedim. Vatanın, Türk Milletinin üzerinde yaşadığı bir toprak parçası olmasının ötesinde, gelecek için bedel ödenmiş kutsallığını anlattım. Ödenen bedelin emanetçisinin kendileri olduğunu söyledim binlerce kez. Neden sahip çıkılması gerektiğini resmettim, geleceğimizi gördüğüm gözlerinde…

Bayrağımı anlattım. Ay yıldıza anlamlar yükledim; ay İslamiyet’i, yıldız Türklüğü temsil eder diye… Al rengin vatan için ödene bedel olan canların, şehitlerin kanının rengi olduğunu haykırdım coşan yüreklerine… Bir gün vatan topraklarında ikinci bir bayrağın olmasından rahatsız olmayanların da, bu ülkede var olabileceğinin hesabını yapmadan haykırdım. Bölücülerin cüretlerine karşılık, “dur” demesi gerekenlerin basiretsizliğini de fısıldamadım kulaklara, açıktan söyledim okul törenlerinde…
Birlik ve beraberliği, paylaştığımız ortak kaderin yükünü binlerce yıl birlikte taşıdığımızı, vatanı ve milleti ile bölünmez bir bütün olduğumuzu anlattım. Hayasızca insanlarımızın parçalanmasına alt yapı hazırlayanlara, kardeşliğimizi dinamitleyenlere ve bizi ayrıştırmaya çalışanlara karşı susan dilin de, “dilsiz şeytan olduğunu” söyledim…
Milliyetçiliği öğrettim, Milliyetçiliğin kişilerle adlandırılamayacağını, milletimize olan mensubiyetin ifadesi olarak milliyetçiliğimizin, Türk Milliyetçiliği olduğunu ezberlettim. Türk olmakla gurur duymalarını ve “Ne mutlu Türk’üm diyene…” der iken seslerinin daha gür çıkmasını öğütledim, bir gün Türk adından alerji duyanların da olabileceği endişesiyle… Bir gün milliyetçiliğin de istismara uğrayacağı ve bir takım gayrı milli unsurların yeni bir tanımla, bu geleceğin sigortası kutlu duyguyu ayağa düşüreceğinden korktum. Kısa ve öz bir tanımı bellettim onlara: “Milliyetçilik, Türk Milletini bir bütün olarak, insanlarımız arasında ayrım yapmadan, ayrışmaya sebep olmadan samimi bir duygu ile sevmek, kendi şahsi menfaatlerinin üstünde görebilmek ve uğrunda ölebilmektir” diye…
Ben, emekli bir öğretmenim. Ancak gördüm ki, sadece bu meslekte emeklilik olmuyormuş… Hep öğretmek, yanlışları düzeltmek ve doğruyu anlatmakla geçen bir ömür bahşetmiş Allah öğretmen kullarına…
Ülkemizde kıymeti kalmamış bir mesleğe dönüştürmeye çalışanların kulağına küpe olsun ki; bu ülkenin geleceği, öğretmenlerin ellerinde şekillenmeye devam edecektir. Milletin ve ülkenin geleceği değil; kendi neseplerinin geleceği ve ihtiraslarının peşinde koşanlar, öğretmenler hakkında hüküm veremeyecek kadar, öğretmenlere ve mesleklerinin saygınlığına uzaktırlar…

Vefakâr, cefakâr Öğretmenim,
Öğrencileriniz, bu ülkenin geleceği olacaklar. Bu geleceğin mimarı da siz olacaksınız… Geleceği inşa etmek, bir sevda, bu sevda da öğretmenliğinizdir… Geleceğimize sahip çıkalım!
Her okula gelen öğrenciniz, ay yıldızlı al bayrağına gururla baksın, siz bayrağınıza ettiğiniz tebessümle göreve başlarken…
Her sabah ilk öğreteceğiniz vatan olsun, vatanımız üzerinde yapılan hesaplar bozulsun…
Bu ülkeyi ve milleti sevmenin bir şeref olduğunu anlatın! Türklüğünü gururla ve yüksek sesle ifade edebilsin; sizden gördüğü sahiplenme ve mensubiyet duygusuyla, sizin gözlerinizdeki ışığı fark etsin…
İktidarlar gelir geçer, defolu olup da emeğinizi heba edenlerde olacaktır. Ancak siz geleceği daha güzel hale getirecek, insanları mutlu etmeyi ilke edinmiş, topraklarına sahip çıkacak, yabancılar karşısında ülkesinin ve milletinin menfaatlerinden taviz vermeyecek iktidar sahiplerini yetiştirmekten yılmayın…
Neslihan, Gökberk, Ayşe, Ali, Hatice, Nurcan, Sevgi, Kemal, Sadegül, Mehmet, Feridun, Dursun, Arslan, Alparslan, Kürşat, Aybike, Fatma, Ramazan Öğretmenlerim!
Bu ülkenin doğusu ve batısında; güneyi ve kuzeyinde, sizin ışıklarınızla aydınlanacak geleceğimize sahip çıkın ve yol gösterin…
Öğretmenlik mesleğinin asaleti ve sizin duruşunuzun milliliği ile görevinizde başarılar diler, Öğretmenler gününüzü kutlarım…
İsmail KANDEMİR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »