Ne yeminler ettik biz,
Ey Talip!
Sen bilir misin?
Meydanlarda
Hacı bayramda,
Arkadaş uğurlamalarında.
Omuzlarda olan kimlerdi?
Elbette erlerdi,
Kutsalı uğruna
Şehitlerdi…
Biz kimdik, Talip?
Elbette kimsesizdik,
Ama nettik,
Zor zamanlar inat
Yiğittik!
Bilir misin ey Talip?
Çocuk bedenlerimizi adamlaştıran neydi?
Bileklerimizi kalınlaştıran,
Bakışlarımızı donuklaştıran?
Kendi yükümüz değil elbet.
Kutsalımızı
Kavgamızı
Arımızı taşırdık…
Taşırdık yüklü
Ve bir o kadar yorgun
Çelimsiz omuzlarımızda
Millet emaneti bilir taşırdık…
Bilir misin ey Talip?
Biz neydik?
Neciydik?
Nerelerdeydik?
Başka bir âlemin,
Ötelerde bir kaynağın
Suları gibi aktık
Sonsuz uzanan vadilerinde yurdumun…
Bulduk,
O kaynakta bulduk,
Güneş gibi,
Dağların yamaçlarını ısıtan
Sıcağı bulduk.
Sıcağı olduk üşüyenlerin
Herkesin sustuğu,
Pıstığı zamanlardı.
Dik duranların taşındığı
Ana kucağı olduk Talip…
Erliğe eyvallah diyenlere
Baba ocağı olduk
Yuva sıcağı ey Talip…
Bilir misin ey Talip?
Bir rüzgârda uçuşurken,
Gerçeğe dönüştürmek
Esas yapmak için hayalleri
Yalan dünyada
Ukbayı bulduk ey Talip.
Gariptik,
Kimsesizliği yaşadık,
Uğruna feda olduğumuzda.
Boyumuzla değil,
Ruhumuzla hükmettik geleceğe…
Sabrettik ey Talip!
Kimine kasırga,
Kimine rahmettik,
Garip yurdumuzda…
Gözü karaydık,
Düşmana felakettik…
Bilir misin ey Talip?
Geleceğe bir işaret vermekti.
Milli kalabilmekti kavgamız.
Soluğunu hissettirmekti,
Dostluğun.
Yarını yaşayabilmekti…
Ortaklıktı Türk’ün kaderine,
Yaren olabilmekti,
Öz yurdumda gülebilmekti ey Talip…
Bilir misin ey Talip?
Neye talipsen o’sun,
Talebinle varsın,,
Yaşattığınla adamsın.
Dünümüzün hikayesi yok artık!
Bugün olduğun kadarsın…
Kiminlesin?
Kime yarsın ey Talip?
İsmail KANDEMİR